Vitalik'in Ethereum'u Yaptığı Yaştasın
“Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek ve o bolluk içinde olacak. Ama kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak.” (Matta 25:29)
Malcolm Gladwell Çizginin Dışındakiler adlı kitabına bu cümleler ile başlıyor. İncil’den bir kesit. Sosyolog Robert Merton bu kesitten yola çıkarak Matta Etkisi diye bir tanı ortaya koyuyor. Daha başarılı olacak insanlar halihazırda başarılı insanlardan çıkar, en iyi eğitimi zenginler alır, en iyi fırsatlara onlar sahiptir. İlkokuldayken bile hepimizin hocası sınıfın parlak öğrencilerine daha çok yoğunlaşırdı. Ayrıcalıklar daha fazlasını getirir.
Öyle mi gerçekten?
Rölatif Yaş Fenomeni
Yine Çizginin Dışındakiler kitabından bir örnek vermek istiyorum. Kanada’da bir hokey takımında en başarılı 25 sporculardan 17'si Ocak, Şubat ve Mart aylarında doğmuştu. Başarılı Hokey sporcularının ortak noktasıdır bu ve uzun zaman kimse bunun farkına varamadı. Ta ki Kanadalı bir psikolog olan Roger Barnsley Rölatif Yaş Fenomeni denilen bu durumu fark edene kadar. İyi de ne alaka? Hokey’de başarılı olmak için Ocak, Şubat veya Mart ayında mı doğmak gerekiyordu? Evet, gerekiyordu. Çünkü Kanada’da hokey takımına girme yaş sınırı 10 ve 1 Ocak başlangıç sınırı. Yani 1 Mart’da 10 yaşına giren bir çocuk takıma girdiğinde Ocak ayında doğan rakibi aylardır hem antreman yaptığı için hemde gelişme çağında aylarca spor ile uğraştığı için daha avantajlı oluyor. Doğduğun tarih tüm spor kariyerini etkileyebiliyordu. Çünkü Ocak’ta doğduysan avantaja sahiptin. Matta etkisi aslında tam olarak buydu. Başarı için gerekli avantaj her zaman sana miras kalan statü, para veya eğitim olmak zorunda değildi. Peki doğum tarihimiz daha farklı şeyleri de etkileyebilir miydi?
John D. Rockefeller, Andrew Carnegie, George F. Baker, Marshall Field, Henry H. Rogers ve J. P. Morgan gibi isimlerin ortak noktası da doğdukları tarihtir. Hepsi 1835–1840 tarihleri arasında doğmuş isimler.
Bu tarih aralığını özel kılan ise Amerika’da demir yollarının inşa edildiği ve Wall Street’in ortaya çıktığı dönem olması. Sanayi üretiminin ciddi biçimde başladığı ve geleneksel ekonomi kurallarının yıkıldığı ve yeniden yapıldığı dönem. Eğer halihazırda bir dönüşüm varsa dünyada, söz konusu dönüşüm gerçekleşirken kaç yaşında olduğunuzun gerçekten önemlidir. Bill Joy 1954, Bill Gates 1955, Eric Schmidt 1955, Steve Jobs ise 1955 doğumludur. Jobs, Schmidt, Gates ve Joy bilgisayar bilimi emekleme çağındayken 16 17 yaşlarındaydılar ve üniversite mezunu olduklarında; yani herhangi bir ailevi, ekonomik, eğitimsel zorunluluklarının olmadığı bir yaşa geldiklerinde, doğumunu yakından takip ettikleri bu teknolojiye yön verebilecek bilgi ve imkana sahiptiler. Eğer 1955'de değilde 1945'de doğsalardı aynı kişiler olamazlardı muhtemelen. Çünkü farklı alanlarda farklı sorumluluklara ve seçimlere sahip kişiler olacaklardı.
Blockchain ise yeni trend teknolojiler arasında. Bir çok sektörde uygulama alanına ve verimli çözümler sunma imkanına sahip ve henüz emekleme döneminde olan bir teknoloji. Şahsi görüşüm bu teknolojide gelecekte adından söz ettirecekler 90 doğumlu nesilden olacaklar. Vitalik Buterin bunun en güzel örneğidir. Zeka, yaşadığı ülke ve sahip olduğu diğer avantajların yanında doğduğu yılda şüphesiz onu bugün ki konumuna getiren avantajlardan birisi oldu.
DevCon4 ve Ötesi
480 kelimelik Rölatif Yaş Fenomeni üzerine bir girizgahtan sonra artık asıl konuya gelebilirim sanırım. Mert Susur DevCon4'e bizden de birileri gitsin düşüncesi ile çağrı yaptığında (ilgili postu buradan okuyabilirsiniz) oldukça heyecanlanmıştım. Domino etkisi yaratmasını umduğum -ki öyle de oldu- ve öyle olması için çabalayacağım bir başlangıç noktasıydı bu çağrı.
Başvuru ve mülakat süreci sonunda seçildiğimde tatlı bir mutluluk duygusu vardı. Daha öncesinde ilk yurt dışı deneyimimi Franz Kafka’nın şehri olan Prag’da yaşamıştım ve şimdi yine aynı şehre blockchain alanında topluluğa ve kendime bir şeyler katmak için gidecektim. Yukarıda uzun uzun anlattığım tarzda bir fırsattı bu ben ve seçilen diğer ekip arkadaşlarım için. Vitalik ile yaşıtım fakat bambaşka konumlardaydık ve bu durum günün birinde dengelendiğinde her şey DevCon’a gidecek ekibe seçilmemle başladı diyebilirim sanırım Bu yüzden bizlere bu fırsatı sunan, süreç boyunca bize her türlü imkan ve desteği sunan herkese teşekkür ederim.
Bir üniversite öğrencisi için yurt dışına çıkmak başlı başına bir hayal ve ulaşması zor bir hedef olabiliyor. Yurt dışında uluslararası bir etkinliğe katılmaksa bambaşka bir ütopya. Bizimle başlayan bu serüven umarım ilerleyen etkinliklerde daha fazla öğrencinin bu ütopyasını gerçek kılacak noktaya gelir. Bu biraz da bizlerin orada ve döndükten sonra yaptıkları ile de alakalı olacak. O yüzden seçildiğimiz günden beri Türkiye’deki birçok blockchain etkinliğine katılıyoruz imkanlarımız el verdiğince. Okuyoruz, izliyoruz ve soruyoruz. Bunlar olması gereken hazırlıklar. Bunların ötesinde planlıyor ve çalışıyoruz. DevCon5 için 5 değil 10 öğrenci gönderilsin diye, daha çok öğrenciye kalıplaşmış teknoloji ve iş alanlarının ötesini göstermek gerekiyor. Hiç bir yazılımcının hayali bir firmada haftada 6 gün, ek mesailere kalarak çalışıp hak ettiğinin çok daha azı ücrete tamah etmek değil. Yazılım üretmek, hayal kurmak ve o hayali somutlaştırmaktır. Eğitim sistemimiz bize hayal kurmayı unuttursa da, dünya çok farklı bir yere gidiyor ve yakalamak için koşmamız gerek, hep birlikte.
DevCon’da anlık Twitter paylaşımları, ekip olarak günü değerlendirme vlog’ları, canlı yayınlar gibi içeriklerle gelemeyenlere güncel olarak her şeyi aktarmayı amaçlıyoruz. Blockchain benim jenerasyonum için kaçırılmaması gereken bir fırsat. Zıplama tahtamız bizim. Bunun bilincini oluşturup kaçırdığımız diğer trendlerden birisi olmaması için çabalamalıyız. Eğer gerçekten blockchain dünyayı değiştirecek diyorsak ve buna inanıyorsak, önce bu teknolojiyi kendimizi ve etrafımızdakilerin hayatlarını, bakış açılarını, hayallerini değiştirmek için kullanmalıyız. Aynı hayali paylaşan kişiler değişimi getirir ve değişim bireyde başladığı sürece baki kalır.